Kore'deki 2. günümüzde 6.00 gibi erken sayılabilecek bir saatte kalktık. Ancak şimdi düşündüğümde iyi ki o şekilde uyanıp çokça vakit geçirmişiz diyorum. Tabi o gün gece 2-3 civarı uyuduğumuzu düşündüğünüzde ne kadar zorlandığımı anlayabilirsiniz sanırım.Neyse efendim oda arkadaşımla biz zaten alarmlarımızı kurmuştuk ancak oda servisi de bizi uyandırdı. Oda servisi Korece ama hızlı Korece bir gözüm kapalı ne dedi ise dinledim ama anlamadım tabi ki :D bunun üzerine zekalı ben ''ingliş pliss'' dedim. Bu sefer diğer görevli İngilizce anlattı bana ama yine anlayamadım. Boynum bükük ''İngilizce de mi bilmiyorum ya ben?'' diyerek oda arkadaşıma teslim ettim telefonu. Olayda; ulaşamadıkları bir oda varmış bizim arkadaşlardan bize onların oda numaralarını söylüyormuş ve uyandırmamızı istiyormuş. Dedim zaten sayılarla aram hiç iyi olmadı. :P Öyle avuttum kendimi.
Öyle böyle giyindik hazırlandık. Kahvaltı için otelin üst katına
çıktık. Geleneksel Kore kahvaltısı değildi. Otel olduğu için daha çok ekmek ve tereyağı gibi opsiyonlarımız vardı. Ancak pilav da vardı isteyen için. Şöyle bir resim efendim yediklerimiz için:
Şöyle de otelin restoran kısmının manzarası (Haeundae'yi görüyordu)
Saat 8 gibi yola çıktık ve ilk durağımız Taejongdae parkı idi. Oraya gittiğimde fark etmediğim ancak çok daha sonradan fark ettiğim bir detay Taejongdae parkının ''The King's 2 Heart'' dizisinin son sahnesinin çekildiği yer olduğu :O.Burası ismini Silla Krallığının 29. kralı olan Taejong Muyeol'dan almış ve parkın içerisinde 200 farklı çeşit ağaç bulunmakta imiş. Gerçekten de manzara olarak çok çok güzel bir yerdi. Busan'a giderseniz zamanınız var ise gezmenizi tavsiye ederim özellikle de doğa fotoğrafları çekmeyi seviyorsanız. Çok fazla güzel manzara olduğu için ben de haliyle çok fazla resim çektim o sebeple sizi içinden seçtiğim güzel resimlerle baş başa bırakıyorum.
Park'ın girişindeki heykel sağ altta görünen bir mekanizma var ona bastığınızda şarkı söylemeye başlıyor. :D
Bunlarda Park'ın içerisinde ulaşımı sağlayan tatlişko trenler. En sıkıcı işi bile böyle halletmelerine bayıldığımı söylemeden geçemeyeceğim. Detaylar bazen gidilen yerde çok önemli olabiliyor.
Bu da tren saatini beklerken içtiğim pororolu içeceğim. Tatlı bir şeydi. Zaten böyle değişik şey nerede ben oradayım :D
Heykelin hemen arkasından karşıya bakıldığında görülen manzara <3 Eğer çok sis olmasaydı Japonya'yı dahi görebilirmişiz ama şansımız malesef biz göremedik.
Biraz daha aşağı inmemizi ve yine olağanüstü manzaralarla karşılaşmamızı sağlayan merdivenler ancak ne kadar çok olduğunu tahmin edemezsiniz. İnmesi cidden çok rahattı ancak çıkarken aynı şeyi söyleyemedik :D
Ben böyle yerlerde hep dışardan bakan ve fotoğraf çeken kişi yerine aşağıda üretimin içindeki kişiler olmak istemişimdir. Bu fotoğrafta bana hep onu hatırlatıyor. Bir sonraki Kore gezimde( umarım)yanlarına inip yardım edip işi öğreneceğim. Böyle bir fırsatı bir daha kaçırmam umarım.
Taejongdae'den ayrıldıktan sonra Busan Birleşmiş Milletler Kore Savaşı Şehitliğine geldik. Hemen girdiğimiz yerin karşında Kore savaşı hakkında bilgi alabileceğimiz ve kısa bir video izlenen yer yapılmıştı. Oraya girdik. Hemen aşağıya resmini koyuyorum :)
Yandaki foroğrafta tam olarak gözükmüyor ancak üzerinde meçhul asker yazıyor.
Bu resimde ise Kore savaşında şehit düşmüş askerlerimizin adını duvara yazdıkları bir anıt var. Resmi biraz büyük koymak istedim okunması ve en azından bir kez isimlerinin telaffuz edilmesi için. Asla unutulmamaları için...
Şehitlikten sonraki durağımız acıkan midelerimizi susturmak için Yeeemmekkti tabiki :D Kore'de toplamda 2 kez Türk restoranına gittik sanırım ani kültür şokuyla açlıktan ölmememiz için yapılan bir incelikti. Keyfimiz yerindeydi kısacası.
Herşeyi geçtim ezogelin çorbası tabi ki beni benden aldı. Zaten fotoğrafı da çorbanın yarısına gelip çekmemden anlaşılmıştır.Tadı tuzu acısı yerinde bir çorbaydı. Bu arada yapan aşçı da Türk'tü. 6 senedir Kore'de yaşadığını söylemişti.
Tavuk şişte her zaman 1 numaralı tercihim olmasa da o anda iyi gittiğini söylemem gerekiyor. Doyurucu ve uzun süre Kore'de yaşayan mesela değişim öğrencilerinin uğrayıp bir çorba içip kendine gelebileceği bir mekandı bence. Tabi hesabı biz ödemediğimiz için öğrenci için gerçekten uygun bir yer mi bilemiyorum ama çok fazla özlendiğinde değer geliyor.
Yazımı bitirmeden Busan'ın önemi hakkında kısaca biraz sıkıcı olabilecek bir bilgi vermek istiyorum. Busan Güney Kore için önemli bir şehirmiş bunun bir sebebi Kore savaşı sırasında Kore'nin bütün şehirleri Kuzey Kore tarafından işgal edilmiş ve Busan o dönem için başkent olmuş. Aynı zamanda yardım eden Türk askerleri ve diğer ülkelerden askerler de Busan limanından gelmişler. Aynı zamanda Lotte gibi çok büyük alışveriş merkezleri ile ünlü olması, Japonya'ya 2 saat gibi mesafede olması alışveriş için gelen turistlerin sayısını artırmakta imiş.
Burdan sonra Seokguram Tapınağını görmek için Gyeonju'ya doğru yola çıktık.
Seokgram için bir sonraki yazımaa lütfenn tren kalkıyorr....